Arkadaşlığın kısa sürdüğünü kim söyledi?
Şirvan Erciyes
Saatlerin mutlak şimdiki zamana ayarlandığı günlerde, hakikat bağlamında geçmişi bugüne dahil etme çabasıyla bir kitap yayımlandı. Şair Sabahattin Umutlu’nun edebi arkeoloji olarak değerlendirebileceğimiz eseri ‘Sen Benim En İyi Arkadaşımsın / Kayıp Şiirin Poetikası: Dost Z. Özger’ başlığını taşır (1).
Alışılagelmiş formlardan uzak, zorlu imla, hizalama, şair ve hatta şiirsellik gerektiren bu çalışma, kolaj yapısında tasarlandı. Yer yer dağılmış izlenimi veren kitap, Arkadaş Z. Özger’e dair merak edilen, tartışılan, unutulan ya da kasıtlı olarak unutulmaya çalışılan her şeyi gün yüzüne çıkarıyor.
TÜM SıfatLARIN ÖTESİNDE DOST Z.ÖZGER
Çoğumuz Dost Z. Özger’i ‘Pencere ve Sevgi Sana’ şiirinden yaptığı bestelerle tanırdı, bizimle yaşayan isimlerden biriydi. Çektiği işkenceler sonucu ölen devrimci bir şair. ‘Sen Benim En İyi Arkadaşımsın’ bu hikayenin eksik, yanlış ve kasıtlı olarak çarpıtılmış yönlerini ortaya çıkarıyor. Tüm sıfatların ötesinde sevinçleriyle, heyecanlarıyla, umutlarıyla, dertleriyle şuurumuza hoş bir kalp getirir.
Sabahattin Umutlu’nun Arkadaş Z. Özger’e otuz yıl öncesine dayanan ilgisini mutlaka bilenler vardır. Erken yaşta şüpheli bir ölümle hayatını kaybeden şair, son yıllarda adeta ikon haline geldi. Şiirleri, poetikası ve yaşamı gerçeklikten koparılıp tanınan bir kültürel nesneye dönüştürülmeye çalışılıyor. ‘Sen Benim En İyi Arkadaşımsın’ bu çabanın karşısında durmaya aday.
Sabahattin Umutlu, Arkadaş Z. Özger’e dair her şeyi derleyerek titiz bir arşiv oluşturdu. Özger hakkında çeşitli mecralarda yayınlanmış pek çok yazıya rastlamak mümkün. ‘Sen Benim En İyi Arkadaşımsın’ Umutlu’nun yazılarının yanı sıra farklı kişilerin Özger hakkındaki yazılarını da bir araya getiriyor. ‘Dostluk Yazıları’ bölümünde; Ali Özpalanlar, Halit Özboyacı, Can Gürses, Tahir Abacı, Emek Erez, Gün Zileli, Erkan Dündar, Bawer Çakır’ın yazılarını içermektedir. Ayrıca Arkadaş Z. Özger’i tanıyan ve onunla bir şekilde akrabalığı olan bazı kişilerle yapılan görüşmelerde Özger’in geride bıraktığı karanlık soruların yanıtları arandı. Bu röportajlar Ali Özpalanlar, Ahmet Orhan, Gün Zileli, Nedim Yeşiloğlu ve Lemi Özgen ile yapıldı.
DOST Z. ÖZGER’DEN GEZİ’YE, ŞAİRLERE VE EDEBİYAT ORTAMINA
‘Sen Benim En İyi Arkadaşımsın’da yazı ve röportajların yanı sıra, Arkadaş Z. Özger’in kitaplarında yer almayan iki şiiri, el yazısıyla yazdığı mektuplar, bazı fotoğraflar, gazete kupürleri, geride bıraktığı kitapların listesi yer alıyor. satın alındı ve bir hiper metin makalesi. Söz konusu eser Özger’e odaklansa da Özger’den farklı şairlere, yazarlara, sinemalara, Gezi’ye, dönemin ve günümüzün edebiyat ortamına kadar uzanıyor. Kitabın dikkat çeken yönlerinden biri de pek çok çeşitliliği bir araya getirmesi.
Edebiyat tarihimizde önemli yer tutan polemiklere benzer polemiklere artık rastlamak neredeyse imkansız. Sözlü olarak dile getirilen itiraz ve eleştiriler yazıya geçirilmediği için bir süre sonra söyleyen kişi tarafından bile unutulup silinip gider. İtirazın sesli ve yazılı olarak belgelenmesi fikrin ve literatürün gelişmesi için gereklidir. ‘Sen Benim En İyi Arkadaşımsın’ itiraz ediyor ve eleştiriyor; gerekçeli ve yazılı olarak. İlk itiraz Arkadaş Z. Özger adına verilen ödüle ait. Sabahattin Umutlu, özelde Dost Z. Özger Ödülü’ne, genel olarak ise ödül mekanizmasına ilişkin eleştiri ve itirazlarını dile getirdi. Bir diğer itiraz ise Özger’in kitabının ‘Sakalsız Bir Çocuğun Trajedisi’ adıyla yayımlanmasını istemesine rağmen bu isteğinin dikkate alınmamasıdır. Neresinden bakarsak bakalım Özger’in anısına zarar vereceği gerekçesiyle bu ismin göz ardı edilmesi anlaşılır bir durum değil. Özger’in vefatından sonra şiirleri ‘Şiirler’ (1974) ve ‘Sevdadır’ (1984) adlarıyla kitaplaştırıldı. Ancak 2014 yılında şiirler vasiyet gereği ‘Sakalsız Bir Çocuğun Trajedisi’ adıyla yayımlandı. Tüm bu süreç ve konuya ilişkin tartışmalar kitapta ayrıntılı olarak yer alıyor.
Arkadaş Z. Özger öldüğünde henüz yirmi beş yaşındaydı. Sabahattin Umutlu, Özger’in şiirlerini küçümsemeye çalışanlara, yaşını sorunsallaştırarak yanıt veriyor. Şiiri yirmili yılların bir akımı olarak gören Cemal Süreya’dan, insanların su gibi sarhoş edilemeyeceğini söyleyen ve yirmi üç yaşında ölen Halit Asım’dan ve Arthur Rimbaud’dan örneklerle gerontokratik bakış açısı aktarılıyor. “Ben başkayım” sözü ve pek çok şiiri herkesin dilinde olan, otuz yedi yaşında vefat eden. o yanıt verir. Yetenek ile yaş arasında doğrudan bir bağlantı olmadığı görüşü artık yirmi iki yaşında ‘Maldoror Şarkıları’nı yazan ve yirmi dört yaşında bu dünyayı terk etmeyi seçen Comte de Lautreamont ve Aloysius tarafından dile getiriliyor. ‘Gaspard de la Nuit’i yazan ve otuz dört yaşında ölen Bertrand. Örneklerle desteklemektedir.
Kitabın bir diğer yönü ise Arkadaş Z. Özger’in hayattayken siyasi çevreler tarafından ötekileştirilmesi, şiirlerinin bireysel olarak eleştirilmesi, toplumsal konuları işleyen şiirler yazmaya teşvik edilmesi, yakınları tarafından dahi anlaşılmamasıdır. daire. Friend’in cinsel kimliği nedeniyle maruz kaldığı ötekileştirme/dışlanma ve kendini ilerici olarak gören çevrelerin çelişkili, yüzeysel ve ikiyüzlü tavırları karşısında özeleştiri yapmamamızı ister istemez hatırlıyoruz. Bugün en azından bazı çevreler cinsel yönelimle ilgili kalıp yargılardan kurtulduysa bunda Z. Özger Arkadaş’ın da payı var kuşkusuz.
HÜSEYİN CEVAHİR VE CAVİT KÜRNEK’E ithaf
Sabahattin Umutlu, Arkadaş Z. Özger’in ölümüyle ilgili devam eden tartışmalar, kendisinden kalan belgelerin akıbeti, Hu’nun gerçekte kim olduğu gibi sorulara yanıt aradığı kitabını Hüseyin Cevahir ve Cavit Kürnek’e ithaf etti. Özger’in bu iki isme verdiği değeri öğrendiğinizde ithafın nedeni anlaşılacaktır.
“Şiir kendini var etme çabasıdır” diyen Umutlu, şiiri etik bir ontolojik eylem olarak tanımlıyor ve şiirin edebiyatla, sanatla, kültürle sınırlı bir hareket olmadığını vurguluyor. Ona göre şiir, hayatın her katmanında, tüm hücrelerinde yaşayıp ölen, tekrar tekrar doğan, sonları aşan, üstesinden geldiği sonları aşındıran, bir bedene hapsedilmeyenlere özgüdür. Her zaman sınır ihlali olur, bedeli hayatla ödenir. Edebiyat, sanat ve şiir tarihine sığmayanlardan biri de Dost Z. Özger’dir. Dost Z. Özger’in şiirleriyle Halit Asım, Ergin Günçe gibi şairler arasında bir bağ vardır. Bu, biçimden ziyade hayata bakış açısı ve anlayıştan kaynaklanan bir bağdır.
Özger’in şiirini kelimenin tam anlamıyla harf harf parçalara ayıran Umutlu, şiiri oluşturan tüm unsurları ve katmanları analiz etmeyi başardı. Özger’in şiirinde dünyada var olmanın tüm boyutlarına yer verilmekte ve cinsiyet rolleri sorgulanmaktadır. Konuyu bir bedene ve coğrafyaya hapsetme çabasına direniyor, beden ve dilin sınırlarını zorluyor, bir forma bağlı kalmadan arayışını sürdürüyor. Amacı deneysel şiir yapmak değildir, dolayısıyla şiirin kendisi bir deneydir. Şiirleri o dönemin dünyasından izler taşıyor, çok katmanlı ve farklı kaynaklardan besleniyor. Bir hafıza oluşturmayı amaçlamaktadır. Edebiyat, sinema, tiyatro, müzik ve mitolojik unsurlarla örülmüştür. Geçmişi ve geleceği şimdiki zamana dahil ederek, zamanın tüm kodlarından kurtularak özgürleşmek mümkün. Arkadaş Z. Özger bunu deniyor.
Özger’in şiirlerinde Charlie Chaplin, Yull Brynner, Shirley Temple ve Boris Karloff gibi dönemin aktörleri yer alır. Sabahattin Umutlu, Özger’in şiirinde bu aktörlerin hangi özelliklerinin yer aldığını sorgulayarak önemli tespitlerde bulundu. Ayrıca Shakespeare, DH Lawrence, James Baldwin, Louis – Charles Royer gibi edebiyatçıların şiirlerini tek tek inceleyerek bu yazarların ve eserlerinin Özger’in anısındaki karşılığını aradı. Umutlu, Biafra Cumhuriyeti’nden Leyla Halit’e, Freud’dan Aristophanes’e kadar Özger’in şiirlerini söküp attı, yeniden örmek üzere.
“Ah, herkes sessiz mi?” diyor Arkadaş Z. Özger bir satırında. Oğuz Atay’ın “Buradayım sevgili okurum, acaba neredesin?” İster istemez bu suçlama aklımıza geliyor. Yıldız Ecevit, ‘Ben Buradayım’ diyerek yazdığı eseriyle bu siteme kayıtsız kalamadı. Sabahattin Umutlu da ‘Sen Benim En İyi Arkadaşımsın’ yazarak sessiz kalanların arasına katılıyor.
1. Sabahattin Umutlu, Sen Benim En İyi Arkadaşımsın, Plüto Yayınları, 2023.